Hak Temelli STÖ Döngüsü Nasıl Olmalıdır?

Hak Temelli STÖ Döngüsü Nasıl Olmalıdır?

Hak temelli bir yaklaşım nasıl ortaya çıkar, öncelikle ona bakılmalıdır.

İlk önce küçük, etkili ve sosyal motivasyonu yüksek bir grup tarafından bir sorun gündeme getirilir. Bu soruna, o zamana kadar devlet, şirketler veya uluslararası kuruluşlar tarafından bu açıdan bakılmamıştır ve bu grup, sorunun çözümü için tüm bu yapılardan farklı bir müdahale yöntemi ve araçları önerir. Grubun ilk çıktığında sosyal motivasyonu o kadar yüksektir ki, ele avuca sığmaz. Tavadaki hamsi gibidir desek yeridir. Dünya, grup üyeleri için bu sorunun etrafında döner. Bu sorun çözülse, dünyadaki tüm sorunlar çözülecek gibi görülür. Grup üyeleri tamamen iyi niyetle sorunun paydaşlarına ulaşarak farklı bakış açıları ve müdahale yöntemleri talep eder. Sorunun paydaşları olan devlet, uluslararası kuruluşlar veya şirketler ilk başta bu grubu ciddiye almaz.

Grubun motivasyonu kırılmaz ise grup üyeleri bu sefer sorunu topluma anlatmaya koyulur. Toplum grubun motivasyonuna inandıkça sorunu sahiplenir, finansal veya ahlaki destek vermeye başlar. Bu destekle yeniden paydaşlara gidilir; paydaşlar bu sefer kulaklarını daha da kabartarak dinlemeye koyulurlar. Ama hâlâ karşılarındaki grubu tartıyorlardır. Sağcı mı, solcu mu? İktidara yakın mı, değil mi? Grup içindekilerin beklentisi kariyer mi, para mı? Motivasyonları ne? Grubun motivasyonu aslında bellidir: İşbirliği yapmak, sorunun tartışılmasında paydaş olarak kabul edilmek, önerilerine kulak verilmesi, uygulama sürecinde yer almak. Grubun stratejisine göre ilişkilerin alacağı yön belirlenir. Grup radikal değilse, zaten paydaşlar tarafından hızlıca emilir.

Örneğin, Engelli Derneği’ne ilgili belediye bir ofis temin eder. Belediyenin söze dökülmemiş şartı bellidir: “Her engelliler gününde birkaç engellinin belediye başkanı makamını derneğin başkanı ile ziyaret etmesi ve bu ziyaretin basına yansıtılması.” Buradaki engelli örneğini, hedef kitlesi kadın olan derneğe de, çocuk olan derneğe de uygulayabilirsiniz.

Grup radikal olursa, devlet, şirket veya uluslararası kuruluşlar önce farklı stratejilerle bu radikalliğin azaltılması için uğraşır. Bu strateji, şirketler için bu yapıya fon vermek ve işbirliği yapmaktan; devletler ve uluslararası kuruluşlar için grubun görüşüne değer verilmesi, büyük ölçekli etkinliklere davet edilmesi gibi yöntemlerle olur. Devletler, şirketler ve uluslararası kuruluşlarla bu tarz ilişkilere girilmesi neticesinde hareketin radikal duruşunun önemli bir kısmı törpülenir.

Hareketin radikal duruşunun törpülenmediği süreçte ise sivil toplum kuruluşunun evrimi, önce toplumu ikna etmek için bilimsel çalışmalara yoğunluk vermek, kendi savunma dünyası için veri toplamak olur. Bu şekilde kurumun içinde uzmanlaşma başlar. Zaman içinde bu uzmanlaşmaya yetişemeyen bazı üyeler gruptan ayrılır. Diğerleri daha da profesyonelleşir. Bu profesyonelleşme öyle bir boyuta gelir ki, artık yeni girenlere bunun aktarılması bile başlı başına bir iş haline gelir. Yeni girenler bile amacı tam özümseyip anlamayabilir.

Profesyonelleşme ayrıca daha karmaşık bir STÖ yapısının oluşmasına yol açar. STÖ, bu noktada artık kurumu sürdürmeye, eski uzmanlaşan bireyler yorulmaya, yeni profesyoneller ise eski bireylerin çalışıp çaba gösterip zorlukla belli bir noktaya getirdiği süreci algılamamaya başlar. Asıl olan artık yeni profesyonellerin maaşları, sigorta, stopaj gibi giderlerle STÖ'nün sürdürülmesi, büyümesi, büyütülmesi olmuştur; örgütün çıkış amacı unutulmuştur. Amaç, araç haline gelmiş, gönüllü motivasyonu kaybolmuştur. Bu gerçeklik, aslında İbn-i Haldun’dan beri bilinen bir gerçekliğe benzer. STÖ, bir asabiyye - sosyal motivasyonla kurulur. İlk yönetim zor şartlar altında STÖ'yü bir noktaya getirir. İkinci yönetim STÖ’nün keyfini sürer. Üçüncü yönetimde yerleşik düzenle birlikte ahlaki açmazlar ortaya çıkmaya başlar ve STÖ dağılmaya yüz tutar.

O zaman modern dünyanın olmazsa olmazı sivil toplum kuruluşlarını anlamlı bir yaşam bakış açımızdan çıkaracak mıyız? Elbette hayır. Sivil yapılanmalara devam edeceğiz. Resmi olmayan yapılar kurmaya çalışacağız. Yeni çağın bize sunduğu avantajlardan yararlanacağız. Sivil toplumun değişim geçirdiğini, artık dijital ortamlarda tanışılıp, anlık şekilde bir amaç için buluşulduğunu bileceğiz. Bu buluşmaların farkındalık artırıcı rolüne sarılacağız. Örneğin, paten ve bisiklet kulüpleriyle şehir içinde farkındalık sürüşleri yapacağız ve dağılacağız. Herkes bunu görecek, etkinliğe katılanlar fotoğraflarını çekecek, sosyal medyada paylaşacak. Ya da şehirde engellilerin sorunla karşılaştığı yerlerle ilgili engel avları yapacağız. Kullanıcı tarafından ekleme yapılabilen online platformlar yapıp engellilerin sorunla karşılaştığı alanları belediyenin dikkatine çekmek için harita üzerinde işaretlemelerini sağlayacağız.

Bu demek değil ki, resmi yapılanma yoluna hiç gidilmeyecek. Elbette gidilecek. Olabildiğince az, kısa dönemli, misyonunu - varlık nedenini - gerçekleştirdikten sonra kapanacak yapılar inşa edeceğiz. Yapıyı kapitalist “Büyü ya da öl.” döngüsünden çıkaracağız. Sadece yapıyı sürdürmek amacımız olmayacak. Amaç ve araçlar birbirine girmeyecek. Belirli hedeflerle yola çıkıp hedef gerçekleştiğinde “Ne güzel yolculuktu!” deyip, yeni ve başka hayallere yola çıkacağız. STÖ'yü kapatmasını bileceğiz. STÖ'lerin büyüdükçe ahmaklaştığını, şeffaflıktan uzaklaştığını, harcanan paraların ve emeğin gönüllü dahi olsa verimsizleştiğini aklımızdan çıkarmayacağız. STÖ'lerin zaman içinde hedeflerinden öyle ya da böyle sapacağını bilecek, STÖ için ona uygun yaşam döngüleri kuracağız


Bu yazı, Sosyal Garaj Dönüşüm Öncüsü Abdullah OSKAY tarafından yazılmıştır. 



Siz de sosyal sorunların çözüldüğü garaja destek olun, gençleri sosyal dönüşümde öncü olarak konumlandıralım. Bağışlarınız için tıklayın.

Yorumlar

Bu makaleye henüz yorum yapılmamıştır.

Yorum Ekle

Sosyal Garaj Dünya'nın Tüm Seslerine ve Renklerine Açıktır

Tüm Soru Görüş ve Önerileriniz İçin Bize Ulaşabilirsiniz.
Bize Ulaşın