Daha Az Çalışıp Daha Fazla Kültür Sanat Üretmenin Vakti Gelmedi mi?

Daha Az Çalışıp Daha Fazla Kültür Sanat Üretmenin Vakti Gelmedi mi?

Kaynakların kısıtlı olduğu dünyamızda daha sürdürülebilir ve verimli bir yaşam için artık geleneksel yaşam stillerimizin yerini alternatifleri yer almaya başladı. Yapılan araştırmalarla çok çalışmanın hem çalışan hem de işveren için daha fazla kazanç sağlamadığı ortaya kondu. Geçtiğimiz yıllarda şirketler ve hükümetler çalışma günlerini azaltma denemelerine başladı ve deneyenlerin çoğu geleneksel olan haftada beş gün çalışma sistemine geri dönmedi. “Haftada dört gün çalışma” olarak adlandırılan bu sistem çalışanların yaratıcılığını ve motivasyonunu arttırıyor, tükenmişliklerini azaltıyor ve aynı zamanda işletmenin enerji harcamalarını azaltıyor. Bu sistem hem çalışan hem de işveren için “kazan-kazan” durumu yaratıyor.

Peki neden haftada dört gün değil de beş gün çalışıyoruz?

Haftada beş gün çalışma sistemi 1900’lerin başından bu yana hayatımıza olan bir sistem. Öncesinde kabul gören, hafta altı gün çalışmak idi. 1900’lerin başında sendika hareketleri ile “haftasonu” kavramı ortaya atıldı ve haftalık ortalama 60 saat olan çalışma süresi ortalama 40 saate düşürüldü. Bu hareket bir “zafer” olarak değil, bir adım olarak görülmekteydi o dönemlerde. Hız kesmeden çalışma günlerinin azaltılmaya devam edileceğine inanılıyordu. 1956’da çalışma saatlerinin azaltılması ABD’nin gündemindeydi ve Başkan Yardımcısı Richard Nixon “çok uzak olmayan bir gelecekte” Amerikalılara haftada dört gün çalışacaklarının sözünü verdi. Ancak yakın zamana kadar haftada dört gün çalışma sisteminin hayat bulması mümkün olmadı. Şu anda haftada dört gün çalışma sisteminin en yaygın olduğu ülkelerin başında İngiltere, İrlanda ve ABD gelmekte. Bu ülkelerde haftada dört gün çalışma sistemi özel şirketler bazında uygulanırken, Belçika’da çıkarılan yasa kapsamında, hükümet çalışanları isteklerine tabi olarak haftada dört gün çalışabiliyor. Kimi şirket/kuruluş çalışanların daha verimli olması için bu sisteme geçerken, kimisi işletme giderlerinden tasarruf etmek amacıyla çalışma günlerini azaltıyor.

Sağlık ve İyilik Hali

Fazla çalışmanın stres ve tükenmişlik üzerinde ciddi etkileri olduğu bilinmekte. Yüksek stres düzeyi motivasyona zarar verdiği gibi, yaratıcılığı örseliyor, depresyonu tetikliyor, bağışıklığı düşürüyor ve hastalıklara sebebiyet veriyor. Japonya’da her yıl yaklaşık 10.000 işçi yoğun ve uzun çalışma saatlerinden dolayı ölüyor. Bunun bir adı bile var; karoshi. Aşırı çalışmaya bağlı olarak stres ve açlık diyetine bağlı kalp krizi ve inme olarak çoğunlukla kendini gösteriyor. Kişinin ruhsal ve bedensel sağlığının daha fazla korunduğu, tatmin dolu bir yaşam sürebilmesi için kendine ait zamanının artması önem arz ediyor. Ekonominin temelini oluşturan insanın, ruh ve beden sağlığı ne kadar iyi korunursa, çalışma sistemindeki aksaklıklar da o kadar aza indirgeniyor. Haftada dört gün çalışma sistemine geçen işletmelerde hastalık izinleri, iş kazaları ve istifa oranlarının ciddi derecede azaldığı gözlemlenmekte. Bunun yanı sıra çalışanların verimleri ve hayattan aldıkları tatmin artarken, müşterilerin memnuniyet oranları da yükselmektedir.

Zaman ve istihdam

Kısıtlı kaynaklarla maksimum fayda sağlamak amacıyla, çalışanlar uzun çalışma saatleri ile maksimum verim sağlamaya çalışıyor ancak istihdam oranlarına bakıldığında çok büyük bir dengesizlik söz konusu. 2018 yılında İngiltere’de 2,39 milyon kişi istihdam edildi ve işgücüne dahil 10,24 milyon kişi daha az çalışmayı talep etti, aynı zamanda istihdam edilmek istediği halde işgücüne katılım sağlayamayan bir kesim de mevcut.

Çalışma saatlerinin azaltılması, daha fazla kişinin istihdam edilmesine olanak tanıyarak toplumda kaynakların adil dağıtılmasına zemin hazırlayacak, daha fazla kişi istihdam edilecek ve  istihdam edilen kişiler kendilerine ait daha fazla zamana sahip olacak. Kişilerin yaşam standartlarının düşmeden bunun gerçekleşmesi de aldıkları ücret ve sigorta primlerinin azaltılmadan çalışma günlerinin azaltılması ile mümkün. İstihdamın artması ve çalışma süresinin fazlalığı değil de, üretkenlik ve yapılan işin kalitesi üzerinden işleyen bir çalışma sisteminin olması, kadınların da daha fazla istihdam edilmesinin önünü açar. 

Kendine Ait Zaman

Günlük bakım, çocuk büyütmek, yemek yapmak, temizlik, seyahat etmek, sosyal ilişkiler kurmak, aileyle birlikte zaman geçirmek gibi gündelik eylemler büyük ölçüde alınıp satılır hale gelmemiş durumda ve genellikle görmezden geliniyor.  Çalışma günlerinin azaltılması ile çocuklar ebeveynleri ile daha fazla zaman geçirebilir, yaşlılar ve engelliler daha az izole olabilir, aileleri, komşuları ve arkadaşları ile daha entegre hale gelebilir. İnsanların zamanının çoğunu iş yerinde geçirmesi, kişisel alandaki varlığını azaltarak bu alanı küçültür ve zarar verir. Bu noktada anlamlı bir yaşam gittikçe zorlaşır. Kişinin kendisine ve ailesine daha fazla vakit ayırabilmesi, daha anlamlı ve tatmin dolu bir yaşam sürmesinin yanı sıra, aile içi ekonomiye de katkı sağlar. 

Ek Tasarruflar

İngiltere’de haftada dört gün çalışma sistemine geçen işletmelerin çalışanlarının çocuk bakım ve ulaşım harcamalarında azalma yaşadığı ve iki çocuğu olan çalışanların çocuk bakım masraflarından yıllık ortalama 3.232,40 £ tasarruf sağladığı tespit edildi. Kişinin kendine ait daha fazla zamanının olması, hem iş yerindeki hem de kişisel alanında geçirdiği zamanın kalitesini de arttırmaktadır. İnsanlar gününün çoğunu iş yerinde geçiriyor ve dinlenmek için internette gezinerek, “tembellik hakkını” kullanarak zaman geçiriyor. Bu davranış, tükenmiş hisseden çalışanların, çalışırken kendilerini toparlamak için başvurdukları bir yol. İnsanların evlerinde dinlenmek için daha fazla zamana sahip olması, işe daha odaklanmış ve verimli bir biçimde dönme fırsatı sunuyor. Bunun yanı sıra, çalışma günlerinin azaltılması, erkeğin de evde geçirdiği zamanın artmasıyla birlikte ev içi işlerin daha adil iş dağılımını sağlanmasına ortam hazırlıyor.

Enerji Tasarrufu ve Çevre Kirliliği

Çalışma günlerinin azaltılması, işletmelerin fazladan bir gün kapalı kalması ile enerji tasarrufu sağlar. Enerji sarfiyatının azalması işverenin harcamalarıyla birlikte çevre kirliliği ve karbon ayak izinin azaltılması yoluyla iklim kriziyle mücadele edilmesinde katkı sağlar. Bu sadece işyerinin sarf ettiği enerjinin azaltılması ile değil, işyerine gidip gelmek için ulaşım esnasında sarf edilen enerji ve salınana karbonun azaltılması ile de gerçekleşir. 2008’de Utah eyalet hükümeti elektrik, ısınma, klima ve benzin gibi işletme maliyetlerinden tasarruf etmek için cuma günleri devlet dairelerini kapatarak haftada dört gün çalışma sistemine geçti. Aynı şekilde ulaşım, ısınma ve yedek öğretmenlerden tasarruf etmek için Hawaii ve ABD’nin kırsal bölgelerindeki 100’den fazla okul 2007 yılında haftada dört gün çalışma sistemine geçti. 2018 yılında Yeni Zelanda’da Auckland Üniversitesi haftada dört gün çalışma sistemini denedi, sonrasında kalıcı olarak bu sisteme geçiş yaptı ve Auckland’ın trafik sıkışıklığının hafiflediği gözlemlendi. 2019’da haftada dört gün çalışma sistemine geçen Microsoft Japonya, elektrik maliyetlerinde %23’lük bir azalma olduğunu duyurdu ve bir önceki yıla göre çalışan başına satışların %40 arttığını belirtti.

Haftada 4 Çalışma Gününü Deneyenler 5 Güne Geri Dönmüyor.

İngiltere’de haftada dört günlük çalışma sistemini denemek için başvuran 70 şirketin büyük bir çoğunluğu haftada beş gün çalışma sistemine geri dönmedi. Bu denemelerden elde edilen sonuçlar umut doluydu ki, 9-5 ofis rutinini altüst eden pandemi ile birlikte bu sisteme olan ilgi arttı ve deneme sürecine dahil olmak isteyen işletme sayısı hızla arttı.  2022 yılında ABD ve İrlanda’da haftada dört gün çalışma sistemini test eden 33 şirket, beş günlük modele geri dönmeyeceğini belirtti. Çalışanlardan alınan geri dönütlerse şaşırtıcı olmayacak biçimde olumlu. Çalışanlar kendilerine ait fazladan bir günleri olmasından oldukça memnunlar, kendi hayatları üzerinde daha fazla kontrole sahip olduklarını, tükenmişlik ve yorgunluklarının azaldığını, bunun akabinde de performanslarının arttığını ifade ediyor. Denemeye başlamadan önce çalışanların bir kısmı aynı miktardaki işi daha kısa sürede yapmaktan endişe duyduklarını ve bu sebeple deneme sürecinden çekindiklerini belirtmişti. Bu noktada azaltılmış çalışma saatlerinin daha verimli kullanılabilmesi için toplantı saatleri kısaltıldı ve vakitlerini daha verimli kullanmaları için ortam sağlandı. Bu noktada haftada dört gün çalışma sistemi sadece çalışma saatlerinin azaltılması ile değil, kısa sürede yüksek verimin alınacağı iyi bir çalışma planı ile vaatlerini mümkün kılıyor.

Tüm bu veriler açıkça gösteriyor ki, normal olarak kabul edilen haftada 5 gün çalışma sisteminin çalışan ve işveren için optimal olmadığı aşikâr. Normali değiştirebiliriz. Bu noktada zor olan, üretkenliğin ne olduğunu, neye benzediğini yeniden düşünmek olacaktır.

Bu yazı Sosyal Garaj Derneği Gönüllüsü Deniz BALLANLI tarafından hazırlanmıştır. Yazı hazırlanırken aşağıdaki yayınlardan yararlanılmıştır. 

The Case for A Four Day Week 

https://tr.wikipedia.org/wiki/Kar%C5%8Dshi

https://www.4dayweek.com/

https://en.wikipedia.org/wiki/Four-day_workweek

Yorumlar

Bu makaleye henüz yorum yapılmamıştır.

Yorum Ekle

Sosyal Garaj Dünya'nın Tüm Seslerine ve Renklerine Açıktır

Tüm Soru Görüş ve Önerileriniz İçin Bize Ulaşabilirsiniz.
Bize Ulaşın